Okulundan mezun olmuş öğrenci Jung-In ve Hwan-Yoo cennette birbirleriyle eşleşmişlerdir. Kadere bağlı olan ilk karşılaşmaları Hwan Yoo'nun; Jung-In'in cüzdanini tren istasyonunda düşürmesi sonucu onu yerden alıp Jung-In'in binmiş olduğu treni kovalamasıyla olmuştur. İlişkileri başladığında Hwan-Yoo aralarında evlilik bağının olmasını ve deniz aşırı ülkelerde ürünü(mahsulü) altına çevirerek çalışmayı seçmiştir, evlenmişlerdir. Birlikte geçen yaşamları, tamamen söz vermeye bağlı bir evlilik gibi görünmektedir, Hwan- Yoo'nun ölümü ile kısa zamanda bitmiştir. Jun-In yalnız başına Hwan-Yoo olmadan hayatına devam etmiştir. İçinde gitgide artan dayanılmaz yalnızlık başladığında, Jung-In bir mektup alır.

Tae-Il düşük seviyeli bir eşkiya olarak hızlı bir hayat yaşıyordur. Daha sonra ölümcül bir hastalığı olduğunu ve yaşamak için çok zamanının kalmadığı öğrenir. Hayatı boyunca ilk defa aşık olur. Aşık olduğu kadının ismi Ho-Jung'dur.

Eşinini kaybeden bir itfaiyeci (Ko Soo) ve içinden geçenleri kimseye anlatamayan bir doktor (Han Hyo-joo).Bu ikili tanışırlar ve birbirlerine destek olarak zamanla düşüncelerini açıp geçmişin yaralarını iyileştirmeyi başarırlar.

6 yaşında küçük bir kızı olan zihinsel engelli Yong-gu, haksız yere suçlu bulunup, en azılı suçluların bir arada bulunduğu 7 numaralı koğuşa konulmuştur. Kızını bu hücreye getirmek istemektedir. 7 numaralı koğuş sakinleride ona yardım etmekte oldukça kararlıdır.

Berlin’deki bir Kuzey Kore ajanı ihanete uğrar ve finansal bir casusluk komplosu sırasında gruptan çıkarılır. Berlin’deki Kuzey Kore elçiliğinde çevirmen olan karısıyla beraber peşlerindeki Kuzey ve Güney Koreli ajanlardan kaçmaya çalışırlar.

Böbrek nakli yapılması gereken kız kardeşine yardım etmek için çocuk kaçıran sağır Ryu'nun başına gelmeyen kalmaz. İşler sarpa sarar ve Güney Kore'nin kenar mahallerinde işkenceden, cinayete, karaborsadan intihara, terörizmden organ mafyasına kadar uzanan uzun ve kanlı bir yolculuk başlar. Şaşırtıcı gelişmelerle dolu haklı intikamın, sürpriz finaliyle unutulmazlar arasına gireceğine şüphe yok.Chan-wook Park'ın intikam üçlemesinin ilk filmi Haklı İntikam (Sympathy for Mr. Vengeance), birbirinden farklı motivasyonlarla öç almayı başaran üç ayrı kişinin/grubun hikayesini içiçe geçmiş bir kurguyla aktarırken, ülkenin kanayan yaralarına (anarşizm, işsizlik, yoksulluk, mafya) da parmak basıyor. Park'ın kişisel genellemeler yapmaktan kaçınmadığı film, muhtemelen serinin en iyisi. 2002 yılının en iyi filmlerinden biri olan haklı İntikam'ın tek kusuru aşırı şiddet içermesi

Seul'un gelecek belediye başkanı adaylarından birinin karısı dansçı ve şarkıcı olur. Kocasının bundan haberi olmasa da şarkı söyleme kararı alır.

lise yılları... gençliğin gemlenemez enerjisi... duyguların en uçlarda yaşanışı... bedenlerde cinselliğin uyanışı... kolayca ölümüne aşık olunup da, vazgeçilmez sevgilinin bir anda bırakılışı...

Mi-kyung özel bir dershane için minibüs şoförlüğü yapar. Yi-man mahallede bir süpermarkette çalışır. Bong-sun hasta çocukları ile birlikte yaşar ve Eun-ji'nin de babasının borcu yüzünden alacaklılarla başı derttedir. Bu kadınlar için hayat daha berbat hale gelemez ve gelecekte sade ve sakin bir hayat sürmenin hayalini kurarlar. Ama bir gün Hyae-ran bunların tüm parasını alıp kaçar ve işler iyice karışır. Mi-kyung onu yakalamak ve paralarını geri almak için herkesi bir araya toparlar ve böylece 'Bongchon 3-dong Kızlar Takımı' kurulur. Acımasız yeraltı dünyasına girdikçe, durumlar iyice karışır...

13 yaşında olan Soo Ah annesiyle yaşamaktadır.Babası vefat ettikten sonra annesi geçimlerini sağlamak için çalışmaya başlamıştır.Soo Ah annesinin gerçek annesi olduğuna inanmaz her zaman kendisinin popüler bir şarkıcının kızı olduğunu düşünür.Gerçek annesi hakkında hayal kurmayı çok sever.Bir gün onun konserine gitmeyi kafasına koyar ve seoula gitmek için trene biner arkadaşları onları karşılar ama Soo Ah'ın bilet almak için hiç parası yoktur bu yüzden konser bitene kadar kapıda bekler. Şimdi Soo Ah yıldıza yaklaşır ama...

Yeni film projesi üzerinde çalışmakta olan yönetmen (Jang Hyun-seong) eski sevgilisiyle birbirlerine verdikleri sözü tutmak üzere on yıl önce kaldıkları Biyang-do adasındaki motele gelir ve sevgilisini beklemeye başlar. Motelde tanıştığı ve kendisinden küçük olan Lee So-yeon ile birlikte hoş vakit geçirmeye başlayan yönetmeni bir taraftan iç muhasebe yaparken diğer taraftan Lee So-yeon ile birlikte daha farklı bir bir insan olma yolunda ilerlemektedir. Özellikle Lee So-yeon’un hareketliliği, çocukça davranışları ve en önemlisi her zaman mutlu olabilmesi Jang Hyun-seong fazlasıyla etkilemektedir. Ayrılma vakti geldiğinde bu defa Jang Hyun-seong ile Lee So-yeon bir yıl sonra buluşmak üzere anlaşırlar...

Jong-cheol çok yönlü bir sanatçıdır fakat ailesiyle hiç ilgilenmeyen tam anlamıyla işkolik biridir..Adam işiyle o kadar meşgul ki yıllarca ailesini ihmal etmiş, her daim karısı ile bu konu yüzünden kavgalıdır. Ve bir gece ailesi trafik kazası geçirir..Kadın arabanın içinde can çekişirken son bir nefesle hala kocasını arayıp yardım istiyor ama adam karısının telefonlarına işi nedeniyle cevap vermekten kaçınır ve bu kazada karısı ve kızı hayatını kaybeder..Bu olay nedeniyle adam vicdan azabı ve bir boşluk duygusu içinde kalır..İşi bırakır, kendini sadece içmeye ve uyumaya verir.Bir gün marketten içkileri yüklenip eve gideceği zaman, otoparkta yere çömelmiş küçük bir erkek çocuğu görür.Başta ilgisini çekmeyen bu çocuğun hastalanıp yere yığılması ve onu hastaneye götürmesi ile bir şekilde kendini bu çocukla ilgilenirken buluyor..Belki de asla ilgilenmediği kızının izlerini görüyordur onda veya tutunacak bir şeylerin açlığı içinde kendini çocuğa yakın hissediyordur..Çocuğun ciddi bir kalp hastalığı olduğunu ve son dönemlerini yaşadığını öğreniyor daha sonra; anne, babası tarafından terk edilmiş, kendi düzenini kurmaya çalışan teyzesi tarafından büyültmeye çalışılan; elindeki küçük köpek balığı ile dünyaya küçücük gözleriyle bakan çok ama çok tatlı bir çocuktur..Not:Yok olmak isteyen bir adamla, günleri hastanede geçen yalnız bir çocuğun arkadaşlığını sunuyor bize bu film; gülüyor, eğlendiriyor ama bolca da üzmeye devam ediyor..

Bu hikaye, kırsal bir kesimdeki aşk ve dostlukla ilgilidir. Eski profesyonel beyzbol oyuncusu ve kadın öğretmen arasındadır.

Song-i (Kang Hye-jeong) yakışıklı meslekdaşı Jin-ho (Bae Su-bin) ile çıkmaya başlar. Bir süre sonra, Jin-ho'nun kendisini aldattığından şüphelenir ve "öteki kadın"la yüzleşmeye gider. Ancak, bir değil, iki kız arkadaşı olduğunu öğrenir: biri, seksi ve başarılı bir parti organizatörü olan Jin-ho'nun ilk aşkı, Jin (Han Chae-young), diğeriyse gözüpek, genç bir üniversite öğrencisi Bo-ra (Heo I-jae)'dır. İşin tuhafıysa, erkekler konusunda onların da benzer zevkleri olduğunu anlayan Song-i, harika bir arkadaşlığın temelini atmak üzeredir.

Trende vagon aralarındaki boşluğa biraz hava almak için çıkan genç asker, dışarı kafasını uzattığında ilerideki vagonda bir kadın görür, birden kadının eşarpı rüzgarda havalanır, uçar ve genç askerin yüzüne yapışır. Genç kendini toparlayınca eşarbı sahibine götürmeye gider. O esnada 3 serseri bu bayanı taciz etmektedirler, genç hemen olaya müdahil olur ama dayağı yer. Dayağı yemiş genç intikam duygusu içindedir, Yeni iş arayışları onu bir gangster çetesi fedailiğine ve trende onu etkileyen kadına ulaştırır. Ancak sevdiği kadın çetenin reisinin sevgilisidir. Bir gelecekleri olabilecek midir?