Jung-ho,insanların zihinlerini okumak gibi özel bir yeteneğe sahip olan ve sadece Kore için yurtdışından dönen bir fotoğrafçıdır.Kız arkadaşı gözlerinin önünde ölen Jung-ho travmatik anılarından hala kurtulamamıştır.Bunun ortasında Jungho annesi komada olan küçük bir kız (Soo-yeon) için geçici koruyucu olur. Dedektif Kim, Jung ho'nun, onu kuşatan iğrenç olaylara karıştırıldığından şüphelenmeye başlar.Ve olay Soo-yeon ortadan kaybolduğunda daha da umutsuz bir hal alır.

Cho-won, annesiyle yaşayan otistik bir gençtir.Küçüklükten beri en sevdiği hayvan zebralardır.Küçük yaşından beri annesinin himayesinde yaşayan Cho-won onun yönlendirmeleriyle "yılmamayı ve yorulmamayı" prensip edinmiştir.Aslında o hala küçük bir çocuktur ama annesi onun diğerlerinden farklı olmadığını göstermek ve de kendi vicdanında rahat olmak için onu hep başarmaya odaklamıştır.Annesi ile babasının arası sorunludur ve bir tane de sorunlu kardeşi vardır.Annesi onu her zaman dışarıya karşı korumak ve hayatta güçlü durmasını sağlamak için baskı altında tutmuştur fakat diğer yandan ailesinin diğer fertlerini umursamaz olmuştur. Cho-won'un hayatta en sevdiği uğraşı koşmaktır ve zamanla yarışmalara katılır,10.000km koşularına katılarak ödül 3. lük ödülü kazanır.

Hayata umutsuzlukla bakan iki insanı konu alıyor ve bu şekilde başlayan film, hayatının kendisinin asıl “umut” olduğunu vurgulayarak son buluyor..Bu iki umutsuz insanın karşılaşması ise; kızımızın teyzesi sayesinde oluyor.Teyze, hapishane rahibesi olduğundan, tekrar intihara teşebbüs eden yeğenini bu umutsuz düşüncelerden uyandırmak; ölecek olan gencin eskiden kardeşinin çok sevdiği şarkıcıyı görme isteğini yerine getirmek adına, ikisini zorlada olsa bir araya getiriyor.Artık her Perşembe günü, hapishanenin görüş odasında istemeseler de bir araya gelecekler ve yüz yüze bakacaklar.Başta havada esen düşmanca duygular, yavaşça rahatsız bir ortama, oradan bir iki muhabbete, sonrasında ise hiç kimseye anlatılamayan sırların birbirlerine açıklanmasına kadar ilerliyor.

Bir saray hizmetci kraliyet sarayında kendini asar. Ama otopsiyi yapan saray doktoru Chunryung cinayetten şüphelendiği için davayı araştırmaya karar verir.Doğruluk duygusu ve ince zekasıyla Chunryung cesurca bu aldatmanın foyasını meydana çıkartır, ama kısa bir süre sonra tahmin ettiğinden çok daha güçlü insanlar tarafından gizli tutulan geçmişle yüz yüze gelir.

Se-hi ve Ji-vu yıllardır birlikte olan bir çifttir. Se-hi, yüzünden bıktığını düşündüğü Ji-vu’ya artık yeterli gelmediği fikrine kapılınca, ortadan kaybolur. Ji-vu'nun kalbi kırılmıştır, ancak zaman içerisinde kız arkadaşının yokluğuna alışır. Bu arada Se-hi yüzüne estetik ameliyat yaptırmıştır. Bir gün Ji-vu, adı Si-hi olan bir garson kızla tanışır ve ona âşık olur. Ancak eski kız arkadaşı Se-hi kendisiyle tekrar bağlantı kurunca işler karışır.

nnesinin ani ölümü Myeong-eun'u Jeju Adasındaki memleketine geri getirir. Orada ablası Myeong-ju ve kızı Seung-a, ve 20 yılı aşkın bir süredir onlarla birlikte olan bir akrabası Hyeon-a hala eski evlerinde yaşamaktadırlar. Babasının yokluğu ve gayri meşru çocuk olmaktan duyduğu aşağılık kompleksiyle, Myeong-eun Hyeon-a'ya cenazeden sonra babasını aramaya başlayacağını söyler. Myeong-ju, Hyeon-a’nın ikna etmesi ve bir abla olmanın verdiği görev duygusuyla kız kardeşine eşlik etmeye karar verir.

Il-gwon Amerika'dan döndüğünde 3 dost uzun bir süreden sonra yeniden bir araya gelmiş olur. Ekibin en ele avuca sığmaz karakteri olan Il-gwon'un Kore'ye gelme sebebi şaşırtıcı bir şekilde bir an önce evlenmektir. Evlenmek istediği güzel kadının ise, grubun diğer 2 elemanı için farklı birer anlamı vardır...

On one gloomy rainy night, a writer encounters an unexpected visit paid by a woman of his past. Seeking solitude from her ex-lover, she finds solace in this gentleman; and from that day on, they cherish every inch of each others body and indulge in ecstasy until her forbidden past is gradually revealed.

Yağmurlu bir sabah, küçük So-Won (Lee Re) evinden okula gitmek için çıkar. Babası yerel bir fabrikada çalışıyor ve annesi evlerinin aşağısındaki mütevazı bir mahalle kırtasiye dükkanı işletiyordur. So-Won okula giderken yolda bir adam tarafından alıkonulur. Saatler sonra, So-Won'un babası Dong-Hoon (Sol Kyung-Gu) polisten yürek burkan telefon alır. So-Won tecavüze uğramış, sonra da hastaneye kaldırılmıştır. Mutlu olan aile kendilerini bir kez daha toparlayabilecekler mi?

Seo Ji-Woo(Im Soo-Jung) isimli bir kadın Hindistan'a gider ve orada ilk aşkı Kim Jong-Wook ile tanışır. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen Ji-Woo ilk aşkını unutamaz. Babasının zoruyla yüzünü bile net hatırlayamadığı ilk aşkını bulmak için İlk Aşk Şirketine gider.İlk Aşk Şirketini yeni kurmuş olan Han Gi-Joon ilk müşterisi Ji-Woo ile Kim Jong-Wook'u aramaya başlarlar. Bir süre sonra Han Gi-Joon ilk müşterisi Ji-Woo'ya aşık olmaya başlar...

Si-bum'un aktör olma hayali vardır. Si-bum bir gün Su-kyoung adında bir kız ile tanışır ve ona ilk görüşte aşık olur. Su kyoung, Su-bum ile birlikte vakit geçirerek kendi acısını hafifletmeye ve babasıyla olan kötü ilişkisinin üstesinden gelmeye çalışıyormuş gibi görünüyor. Ama bir süre sonra annesinin ölümü ile yüzleşmek zorunda kalır. Gerçeklerden kaçmak için bir deniz seyahatine çıkarlar, daha sonra Su-kyoung bir araba kazası sonucu ciddi bir şekilde yaralanır.Umutsuzca onu kurtarma mücadelesi verirken, Si-bum onun hastane masraflarını ödemek için para çalar ve bu olay onun bir barda zengin kızlara hizmet etmesine neden olur. Bu aralar Si-bum Su-kyoung'u rahatlatmak için oyunculuk hünerlerini kullanır ve oyunculuk hayatıymış gibi davranır. Fakat o popüler oluyor ve daha fazla para kazanmak için Seoul'de arkadaşı Young-ho'yu takip eder. Bir gün onun eski arkadaşlarından biri ile karşılaşır ve büyük bir mücadele içinde yer alır. korea-fans

Çevresine yardım etmeyi yaşam biçimi haline getirmiş orta yaşlı tuhaf bir adam, şehrin sokaklarında yaşlıların çantalarını taşıyıp onları karşıdan karşıya geçirmekte, çocuklara yardım etmekte, olmayacak yerlere çöp dökenlere kızmakta, yankesicileri kovalamakta, yaralıların, zor durumda kalmışların imdadına yetişmektedir. Kendisinin Superman olduğunu iddia eden bu adam kısa zamanda halkın olduğu kadar medyanın da dikkatini çeker. Onunla ilgili bir program hazırlaması istenen güzel yapımcı Soo-jung, deli saçması olarak gördüğü bu haber işini bir an önce bitirmek için harekete geçer. Ama çantasını kaptırdığı bir yankesiciyi yakalayan, üstelik kendisini bir kamyonun altında ezilmekten kurtaran Superman’ın hikayesine ilgi duymaya başlayınca, kamerasını alıp bu ilginç adamı çözmeye çalışır. Onun hikayesinde umduğundan çok daha fazlasının olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlayacaktır.

10 yıllık evli çiftin sağlıklı bir çocukları ve güzel bir evleri vardır ancak kadınla adamın arasındaki iletişim kopmuştur. Kadın idam mahkûm olan eski sevgilisine karşı saplantılı bir ilgi geliştirir. İnfazdan önce defalarca intihara kalkışan mahkûm ile buluşmaya karar veren kadın, her ziyaretinde mahkûmun odasını farklı bir mevsime uygun olarak döşer. İdam mahkûmu ile arasında tarifi imkânsız bir yakınlık doğar. Ünlü yönetmeni Kim Ki Duk'un Nefes, Cannes Film Festivali'nde yarışmalı bölüme kabûl edildi. Tavsiye olunur farklı konusuyla sıradışı bir yapım izleyeceksiniz.

Jang Na Ra (Ha Neul) Yetenekli bir sanatçıdır ama yeteneğinin fazla üstüne gitmez. Hyeon Jyu Ni (Bada) Ailesi tarafından terkedilmiştir. Yu Ah In (Jin Kyu) ise ailesini genç yaşta kaybetmiştir ve şimdide pizza teslimatı yapmaktadır. Müzik, dostluk ve sevgi bu üç kişiyi birlikte hayata bağlar.

Bir uçuş gösterisinde tehlikeli bir hareket sergileyen Güney Kore Hava Kuvvetleri pilotu Tae-hun seçkin Kara Kartallar uçuş takımından atılır ve bir muharebe birliğine aktarılır. Birliğe katılır katılmaz yıldız pilot Cheol-hui ile karşı karşıya gelir. Birlikteki diğer pilotlarla hemen arkadaş olan Tae-hun bakımdan sorumlu güzel Se-young’a aşık olur. Kuzey Kore MIG avcı uçağı tehlike yaratınca, birlik bir askerin öldüğü bir diğerinin kayıp olduğu zorlu bir çatışmaya girer. Cheol-hui ve Tae-hun kayıp arkadaşlarını kurtarmak ve korkunç bir savaşın patlak vermesini önlemek için güçlerini birleştirirler.

Dong-chul dövüşemeyen ama çenesi kuvvetli bir gangsterdir.Yeteneklerini başkalarının önünde sergileyemez ama ruhu hâlâ capcanlıdır.Yan evde yaşayan kız iyi biri gibi görünmekte ve onun için bir tehdit oluşturmamaktadır. Ne zaman onu "komşu kızı" diye çağırsa, kız onu hep terslemektedir. Ama Dong-chul her nedense, kıza karşı iyi davranmaktadır!Se-jin markette çalışmaktadır. Büyük planları vardır ve bodrum katında bir daire alır ama yan komşusu bir gangsterdir. Bu adam sanki onu çok iyi tanıyormuş gibi "komşu kızı" diye çağırmaktadır. Bu gangster çok gevezedir ve o bundan hiç hoşlanmamaktadır.Karizması olmayan bir gangster ve oldukça karizmatik bir kadın.Birlikte yaşamaları, aynı güneşin batıdan doğması gibi!

"Sanat filmi yönetmeni" olarak anılan Ku Kyung-nam, küçük bir kasabadaki festivale jüri üyesi olarak katılır. Kasabada eski dostu BU ile karşılaşır. Aldıkları aşırı alkolden sonra BU onu evine davet eder ve karısıyla tanıştırır. Ertesi gün KU akşamdan kalmanın verdiği sersemlikle oteline döner ve BU'dan gelen " bize bir daha asla yaklaşma" yazan bir mesaj bulur. Ama dün gece ne olduğunu hatırlamıyordur.Kısa süre sonra KU ders vermek için Jeju adasına gider. Orada KU ile aynı okuldan mezun çok beğenilen ünlü bir ressamla tanışır ve yeni karısının KU'nun yirmili yaşlardaki aşkı olduğunu öğrenir. Kadının ona gizlice not bırakması ise kafasını iyice karıştırır. Ertesi gün havaalanına giderken KU fikrini değiştirir ve kadınla görüşmek için ressamın evine gider.