Üç adam okul yıllarında dosttırlar, ancak doğru bildikleri bir iş yaparlar ve bir kabahata karışırlar. Bu vaka yüzünden arkadaşlıkları sonlanır. Hyun Tae (Ji Sung) sağlık görevlisidir ve bir kızı vardır. Hakkaniyet duygusuna güçlü bir halde sahip çıkan bir adamdır. In Chul (Ju Ji Hoon) sigorta işinde çalışmaktadır ama etraftaki hepimiz onu bir dolandırıcı olarak tanır. Min Soo (Lee Kwang Soo) ise küçük bir iş sahibidir ve iki arkadaşını ailesi benzer biçimde görür...

Babasının ölümünün yasını tutan genç bir çocuk, annesini bulmak için bir maceraya atılır. Yolu üzerinde Budist söylemlerde bulunan bir çok insanla karşılaşır: Eksantrik bir keşiş, büyüyerek artık bir genç hanım olan bir kız, bir tutuklu, ağzı bozuk bir hekim ve sıkı içki içen bir astronomun genç oğlu. Her biri ona, gerçeği ve annesini bulmasına yardım etmesi için birini bulmasını söyler.

Choi Ik-hyeon gümrük memurluğu yapan sıradan bir yurttaştır.. Müdürü rüşvet almış olduğunın ortaya çıkmaması için medyaya bir kurban verilmesi fikrini sunar.. Minimum çocuklu olan işten çıkarılacaktır.. Bu iş Choi Ik-hyeon' a patlar ve böylelikle çok uzaktan akrabası olan bir mafya babası ile tanışır.. Vakalar bundan sonrasında Mafya babası olan Hyeong-bae ile yardımlaşma ve gelişme ilişkilerine kadar ilerleyecektir.. Fakat yeni seçilen başbakan mafyaya savaş açmış ve işlerin iyice karışmasına sebep olmuştur...

Profesyonel kiralık bir katil ve onun hedefi arasındaki aşkı konu alan bir film.

Ortaokul öğrencisi Cheon-ji'nin beklenmedik intiharından sonra annesi Hyun-sook ve ablası Man-ji başka bir daireye taşınırlar. Ondan sonra Man-ji kız kardeşinin dostlarından, kardeşinin ölümüyle alakalı bir öykü duyar. İp uçlarını takip ederek tüm yaşananların gerisinde Cheon-ji'nin en yakın arkadaşı Hwa-yeon'un bulunduğunu öğrenir. Kız kardeşinin ölümünün ardındaki gizemi araştırırken Cheon-ji'nin kırmızı örgü yumaklarına notlar bıraktığını keşfeder.

Kore, 1933 senesinde Japon ordusu tarafınca işgal edilince pek çok direniş savaşçısı sürgüne gittikleri Çin'de mücadelelerini uzaktan organize etmek zorunda kalmıştır. Direniş grubu Japon ordusunun en yüksek rütbeli askerinin Kore'yi ziyaret edeceğini öğrenince riske girip suikast düzenlemeyi planlarlar. Ancak silahı kullanacak tek keskin nişancı Şanghay hapishanesinde yatan Ahn Ok-yun'dur. Direniş ajanı Yem Sek-jin, Ahn Ok-yun'u hapisten çıkarıp Direniş'e katmak istediği bilgisi grup içindeki bir hain tarafından Japonlara sızdırılır. Artık Ok- yun ve savaşçıları yalnız Çin'deki hapishaneden kaçmak zorunda değil Japon ordusu ve onu öldürmeye çalışan kiralık katilden de kaçmak zorundadır.

Başroldeki adamımız şımarık, kadir kıymet bilmeyen bir delikanlı.Kısacası tam bir playboy.Dedesinin yüklü mirasından yararlanmak istiyor doğal olarak.Ancak dedesinin bir şartı var ki bu da oğlumuzun bir lisede öğretmenler tarafından bir süreliğine eğitilmesi...Kim Dong-Wook tarafından yönetilen bu film katışıksız bir güldürü...

Bataklıkta açan çiçekler misali tüm zorlukları aşıp nihayet herkesin mutlu olduğu barbi bebek filmlerini çağrıştırıyor. Sonunda, her insanın sonsuza kadar mutlu bulunduğunu görmeyi umuyorsanız, duygusal komedilere dönmenizi tavsiye ederim. Bu filmde gerçek hayatta karşılaşmaktan sıkılıp, kendinizde olmayanı aramış olduğunız şeyler yok. Sıradan, sıradan insanoğlu anlatılıyor. Ama kesinlikle keyifli. Fragmanın yanılttığı hayal kırıklığı filmlerden değil asla.

Kıdemli başçavuş olan, Lee Yu-Mi (Lee Ah-i), deniz kuvvetleri içinde oluşturulan bir birim olan özel kuvvetlerde yer edinen ilk bayan olur. Görevi, yetersiz olan askerleri eğitmektir. Bu ekipte yer edinen Yu-Mi’nin ekip arkadaşı başçavuş Wang Jong-pal (Im Won-hee), onun liderliğini bir türlü kabul etmez ve her işine burnunu sokar. Rütbece büyük olan Kang cheol-in’in (Son byeong-ho) desteğini alan Yu-Mi, umutsuz olay olarak görülen askerleri eğitmeye adım atar…

Yoksulluk içinde yaşayan Hwa-yeon (Jo Yeo-jeong) kendisini kralın cariyelerinden biri olarak sunmaya karar verir. Saraya girer girmez, iki adam megaloman ve içkici Büyük Prens Seong-won (Kim Dong-wuk) tarafından yakalanır. Kwon-yoo (Kim Min-joon) ise Hwa-yeon için duyduğu arzu ortaya çıkarsa her şeyini kaybedecektir. Siyasi entrikalar bu aşk üçgenini etkilemeye başlayınca, saray bu karakterlerin yaşam mücadelesi vereceği bir tutku ve takıntı yeri haline gelecektir.