Radyo ev sahibi Ho Jeong hevesle son iki yıldır Paris'te oldu on yıl sevgilisi, Won Jae, bir eve dönüş tahmin edilmektedir. Pratikte zaten onun ailesinin bir parçası olduğunu, o döndüğünde soru pop onu bekliyor. Bunun yerine, Won Jae onun tarafını asla terk görünüyor onun erkek oda arkadaşı Dong Hwa, geri getiriyor. Ho Jeong onlar sadece birlikte bir şarap restoran açmayı planlıyoruz düşünüyor - ama onlar birlikte aslında konum çıkıyor. Ho-jeong geri o sahip hayal asla bir rakip onu kazanmak için çalışır gibi alışılmamış romantik komedi yaşanıyor.

BongSoo (SUL KyungGu), 3 yıldır küçük bir bankada çalışmaktadır. Orada çalıştığı 3 yıl ve 23 senelik öğrenciliği boyunca, olması ihtiyaç duyulan yere bir kere bile geç kalmamıştır. Ancak her nasılsa o gün, bile bile işi sallar.Bunun yalnız bir sebebi vardır. O gün işe giderken bindiği metro ansızın durmuş, ve etrafındaki hepimiz birilerini arayıp haber vermiştir. O ise kendisinin arayıp, haber ulaştırabileceği aslahiç kimseye haiz olmadığını o anda anlamıştır.Ancak o sıralarda çalıştığı bankanın karşısındaki eğitim merkezinde her geçen gün büyüyen bir sevgiyle onun yolunu gözleyen 27 yaşındaki WonJu (JEON DoYoun)' dan haberi yoktur ve bigün güvenlik kamerasının kaydedildiği o video kasetteki o içten gülümsemeleri görene kadar da, her gün aynı yolu gidip geldiği, aynı restoranda yiyecek yediği, aynı durakta beklediği o kızı fark etmeyecektir.

Ji Eun-song kızları kötü erkeklerin elinden kurtaran lisenin bıçkın delikanlısıdır. Bir gün okulun internet sitesinde çıkan, karıştığı bir olayla ilgili habere bizim sazan kızımız Han Ye-won maydanoz olup saçma salak sen kendini ne sanıyorsun tarzında bir yorum yazınca Eun-song kızın peşine düşer. Kız ondan kaçayım derken bir duvarın üstünden atlar ve tam da Eun-songun üzerine atlar ve onu yanlışlıkla öper. Meğer oğlanı öpen ilk kız oymuş (gerçekten oymuş!-filmi izleyenler bilir, bir seyirci olarak oğlan başından beri o olayı hatırlıyordu diye kabul ettim) ve kıza benimle evleneceksin der. O andan itibaren kız hiç de istemese de kız arkadaşı olmuştur bile.

Sevgilisi tarafından terk edilmiş, UFO'lara inanan ve onları gördüğünü söyleyen kör bir genç kızla, DJ olma heveslisi ve sürücülüğünü yaptığı otobüste sanki radyo programı sunan bir DJ gibi rol yaparak kaydettiği kasetleri yolculara dinleten bir otobüs şoförünün romantik hikayesi...

Tecrübeli dedektif So-Young ve onun partneri Hyun-Gi karışıklık çıkaran ölüm çantasını araştırma sürecinde Hyun-Gi hatalarıyla So-Young'u çıldırtıyor.Onlar çanta içindeki hediyenin 10 yaşındaki bir kıza ait olduğunu keşfediyorlar.Bu noktada So-Yeung o kız ile ilgili devamlı kabuslar görüyor.Ve cinayetler devam ediyor.

In-su, sahne ışık yönetmenliği meydana getiren meşgul birisidir. Seul'deki bir canlı konser esnasındaki aldığı telefonla telaş içinde Doğu Kore kıyısındaki Samcheok Hastahanesine gider. Yoğun Bakım Ünitesi girişinde Seo-young (Ye-jin Son) ile karşılaşır. In-su'nun eşi Su-jin ve Seo-young'un eşi Gyeong-ho aynı arabada yolculuk esnasında karlı yolda hakimiyeti kaybetmiş ve karşıdan gelen arabayla çarpışarak bir kişinin ölmesine sebep olmuşlardır. Kendileride Samcheok Hastahanesinde komaya girdiklerinden hastahanenin yoğun bakım ünitesine kaldırılmışlardır. In-su ve Seo-young kaza geçiren eşleri için telaş içerisinde hastaneye geldiklerinde öğrendikleri gerçek yaşadıkları telaştan daha ağır olacaktır. Trafik kazasının ortaya çıkardığı ihanet ile bir taraftan komadaki eşleriyle acıma, intikam karışımı karmaşık duygular yaşayan In-su ve Seo-young ikilisi öteki taraftan ise nisanda kar yağma olanaksızlığında kaderlerini yakınlaştıracaktır.

Üç erişkin kız bir erkek çocuğu ve bir anne (Yongnyeo Seonwoo) aynı evde yaşarlar.Kızlardan en büyüğü (Han Ji-yeong) evli ve evhanımıdır.Pısırık kocası ile arasındaki ilişkiden memnun değildir.Kadın Hastalıkları uzmanı kocası ve ufak kızıda kalabalık Han ailenin bireylerindendir.Ortanca kız (Han Seon-yeong) edebiyat düşkünü, Üniversitede asistanlık icra eden akıllı bir kızdır.Daha önce hiç ilişki deneyimi yaşamamıştır.Evin en minik kızı (Han Mi-yeong) ise bir gece klübünde şarkılar söyleyen, çıtı pıtı, yerinde duramayan kararsız bir kızdır.Farklı statülerde ve farklı karakterlerde olan Han ailesinin kızların tek ortak noktası onlara farklı heyecanlar yatacak beyaz atlı prensin hayalidir.Bigün Han Mi-yeong şarkı söylemiş olduği gece klübüne bütün kadınların hayalini süsleyecek kadar yakışıklı, kibar, kadınların dilinden anlayan, şiir seven, çocuklarla ilgili bir adam (Choi Su-hyeon) gelir ve Han Mi-yeong'nun derhal dikkatini çeker.Kısa sürede Choi Su-hyeon ve Han Mi-yeong duygusal bir ilişkiye adım atar ve evlilik kararı alırlar.Fakat Han ailesinin diğer kızları bay muhteşem için (Choi Su-hyeon) gizli duyguları vardır.Bu sayade aile içerisinde her insanın bir diğerine söylememsi gereken sırları olacaktır.

Ji-ho ümit veren bir piyanisttir, ve senelerce yurt dışında tahsil görüp piyano çalmaktadır. Ama bir gece ansızın bir sahne korkusu duygusuna yakalanır ve tekrar bundan kurtulamaz. Çaresizlik içinde, yurduna rotatif ve eski sınıf arkadaşı Sung-ryong ile karşılaşır. Bir zamanlar çok akıllı bir çocuk olan Sung-ryong bir kaza yapmıştır ve şimdi yirmili yaşlarının sonundayken hala altı yaşındaki bir çocuğun zekasına sahiptir. Çok unutkandır, fakat ilk aşkı Ji-ho'yu asla unutmamıştır. Sung-ryong’un deformasyona uğramış olmuş aklının diğer yarısında sadece ailesi, – kız kardeşi Jee-in vardır. Ona bakmak için, Sung-ryong Jee-in’in okulu önünde tost satmaya adım atar. Fakat Jee-in zeka özürlü ağabeyinden utanır ve onu tanımazlıktan gelir. Sung-ryong’un merhametli düşüncesini anlayansa sadece eski arkadaşı Sang-soo'dur. Fakat Sung-ryong kaçınılmaz bir şekilde gangsterlerin yaşamına düşer. Ji-ho hala kendi derdindedir, Jee-in hastalanmıştır ve Sang-soo tehikeli bir çatışmaya karışmıştır. Ama onların tüm acıları hiç kimsenin öngörmediği bir halde sanki bir mucize olmuşcasına Sung-ryong tarafınca dindirilir...

Sahte suikastçilerden bir araya geldiği çetenin başına ardı arkası kesilmeyen olaylar gelir.

Hik ile Tae birbirinin tam zıttı iki kardeştir. Shik ince ruhlu, edebiyatla, fotoğrafla, müzikle yakın ilgili, duyarlı olukça içine kapanık-fazlasıyla utangaç biridir.Kardeşi Tae ise fırlamanın önde gidenidir. Sürekli içip dağıttığı için neyi neden yaptığını unutmakta, başını derde sokmakta, önüne gelene asılmakta ve cenup Kore 'ni tek eksiğinin; az cinsellik olduğunu, bu mevzuda ABD 'den geri kalmış olduğunı düşünmektedir.Birbirinden çok farklı olan bu iki kardeşin hayatına birer kadın-aşk girer aynı anda. Aslen Shik 'in aşkı yeni değildir. Üniversite yıllarına dayanan, dillendirilememiş bir sevgidir. Tae ise aşkla; yolun ortasında dünyaya ters bakarken tanışır. Filmimiz ise, birbirinden çok farklı iki kardeşin, kendi aşk hayatlarını nasıl kör düğüm yaptıklarını keyifli bir biçimde anlatmaktadır.

Ölümcül Amyotrophic lateral sclerosis (ALS) hastası olan Jong-woo (Myeong-min Kim) neşeli ve güleryüzlü biridir. Ji-su (Ji-won Ha) ise bir cenaze hizmetleri firmasında kordinatördür. Ölüm, yabancısı olmadığı, her gün uğraştığı iştir, bu nedenle Jong-woo'nun hastalığını dert etmez. Derken, bu ikili sevgi duymaya başlar.

Hye-Young, Amsterdam'da yaşayan genç ve güzel bir ressamdır. Şehrin en işlek meydanında insanoğluın resimlerini yaparak ve kendi tablolarını satarak geçimini sağlamaktadır. Park Yi ise, şehirde uluslar arası uyuşturucu trafiğinde önemli rol oynayan Kore mafyasının emrindeki bir kiralık katilidir. Park Yi, bir papatya tarlasında fotoğraf yaparken gördüğü Hye-Young'a aşık olur.. Onun çalıştığı meydanı karşıdan net bir şekilde gören bir daire kiralar ve hergün onu izler. Sadece kendini gösterme cesaretini bulamaz. Bunun yerine hergün saat 4:15'de onun dükkanının önüne bir demet papatya bırakıp, "çiçekler" diye bağırıp ortadan kaybolmaktadır. Bu esrarlı fanatikından hergün aynı saatte çiçekler alan Hye-Young, hiç görmediği bu adama aşık olmuştur.Bir gün, Hye-Young kalabalık meydanda çalışırken, tesadüfen saat 4:15'de elinde bir demet papatya ile karşısına bir adam çıkar. Fakat bu adam, uyuşturucuların peşindeki İnterpol dedektifi Jeong Woo'dur ve o sırada takiptedir. Fakat bunlardan habersiz Hye-Young, bu adamı kendisine hergün çiçekler gönderen, papatya tarlasında karşıya daha rahat geçebilsin diye onun için minik bir köprü meydana getiren katil Park Yi sanar. Dedektif Woo'da Hye-Young'a aşık olmuştur. Fakat Hye-Young için tesadüfler gerçek aşkın yönünü şaşırtmış, biri katil, diğeri polis iki adamı da içinden çıkılması zor bir dönemece sokmuştur...

1980'ler Kore'de yaşıyan genç bir oğlan, annesine benzeyen bir hanıma sevgi duymaya başlar. Yakın bir ölüm tecrübesinden sonra ona yetişkin biri olarak dünyaya dönmesi için izin verilir...

Bir aşk hikayesi ancak adamın bayana aşkından çok dansa aşkı anlatılıyor. Film romantizm, aksiyon, takip, güldürü ve dansı son derece güzel harmanlamıştır. Poong Shik (Lee Sung Jae) eski okul arkadaşı ile karşılaşır…Memnun olmadığı birişi ve evliliği vardır. Beklenilmeyen değişiklikler yaşamında belirir. Eski arkadaşı ise yasa dışı yollardan dansı ile para kazanmakta olan bir dansçıdır. Poong Shik ona aşık olduğunu ve dans etmenin nasıl olduğunu, dansı öğrenmek istediğini söyler. İşini ve ailesini bırakır. Kore’nin en büyük dans öğretmenlerinden biri olmayı başarır.Polisler Poong Shik’in de eski arkadaşı ile aynı maksat dans ettiğinden şüphelenir. Poong Shik’i araştırmak üzere polis memuru Yeon Hwa (Park Sol Mi) görevlendirilir.Yeon Hwa, bir dansçının kabahatlarını mı ortaya çıkaracak yoksa dansın büyüsüne mi kapılacak?

Five Senses of Eros - Eros'un Beş DuyusuBu derleme "Eros" temasını odağına alır. Beş ayrı hikayeden oluşan film koreli üst düzey beş yönetmen tarafından çekilmiştir. Her bölümdeki ana karakterler bir şekilde birbiriyle bağlantılıdır.Çekicilik - Yönetmen: Byeon HyeokBusana giden bir trende bir adam karşısında oturan hanımdının çekiciliğine kapılır. İneceği durak olmamasına rağmen hanımın arkasından trenden iner ve kadının telefon numarasını almayı başarır. Adam bir kaç gün sonra onunla buluşmayı planlamaktadır.Buradayım - Yönetmen: Jin-ho HurHye-rim Ahn (Su-yeon Cha) kocasının yolunu gözlerken, saklanıp ona sürpriz yapmak ister. Öte taraftan Hyeon-woo Kang (Kang-woo Kim) evde karısı yalnızken sürekli kaygılanmaktadır. Hye-rim'in kaygılandığı şey ise Hyeon-woo'nun yakında tek başına duracak olmasıdır.33. Adam - Yönetmen: Yeong-sik YuBir film setinde yeni acemi aktirist Mi-jin Kim (Min-sun Kim) ve tecrübeli karizmatik aktirist Hwa-ran Park (Chong-ok Bae) inatçı ve titiz yönetmenleri Jan-woon Bong (Su-ro Kim) yüzünden zorluklar yaşamaktadır. En sonunda tecrübeli aktirist Hwa-ran yönetmeni baştan çıkarması için Mi-Jin'i seksi huysuz bir hanıma dönüştürür.Bitiş ve Başlangıç - Yönetmen: Kyu-dong MinJeong-ha Lee (Jeong-hwa Eom) kocası Jae-in Min'nin (Jeong-min Hwang) seyehat ederken araba kazasında öldüğünü öğrenir. Sonrasında eski lise arkadaşı Na-ru Kang (Hyo-jin Kim) ve kocasının bir ilişki yaşadıklarını keşfeder. Kazadan sonra Na-Ru, Jeong-ha'nın yanına gider ve kayıtsız şartsız bağlılık garantisi vererek kendisiyle beraber yaşamasını ister.Âna İnan - Yönetmen: Ki-hwan OhÜç çift (Ji-woon Han & Yun-jeong Lee, Sang-min Seo & Se-eun Jeong, Jae-hyeok Yu & Su-jeong Shin) lise öğrencisi ve yakın arkadaşlardır. Hiçbir çift ilişkilerine sıkı sıkıya bağlı değildir. Bigün partnerlerini değiştirmeye karar verirler.

Kendini sayborg sanan genç bir kız büyükannesini kurtarmak için çabalıyor ve hem de da enerjisini bitirmemesi gerekiyor. Hastanede tanıştığı çocuk da ona yardım etmeye çalışıyor. Hastanedeki tüm hastaların kendi hikayeleri bir halde niçin orada oldukları anlatılıyor. Fakat vakalar sayborg kızın ve -onun kurtarıcısının- çevreında gelişiyor. Film hastanedeki hastaların gözünden, onların dilinden anlatılıyor. Gerçekteki sorunları kendi dünyalarında nasıl idrakladıkları anlatılıyor.

Yetenekli bir aşçı olan Su-in (Kim Nam-Gil) haksız yere karısını öldürmekle suçlanır ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılır. Hapisteyken, AIDS'li mahkumların gitmesine izin verildiğini duyan Su-in test sonucu pozitif yönde çıkan koğuş arkadaşı Sang-Byun'un (Jeong Yun-Min) kanını kendine enjekte eder. Sang-Byun karşılığında Su-in'den hapisten çıkabilirse Luth isminde bir kafeye gitmesini ister.Su-in hapisten çıkmayı başardığında karısıyla ilişkisi olan ve cinayeti onun işlediğini düşündüğü rahiple yüzleşir. Rahip itiraf eder ama ardından canına kıyar. Kabahatsuzluğunu kanıtlama umutları yok olan ve gidecek bir yeri olmayan Su-in, Sang-Byun'un isteğini yerine getirmeye karar verir ve kafe Luth'a doğru yola koyulur...

Sieun'un tek dostu kendisi şeklinde doğumda annesini kaybeden Thunder isimli taydır. Sieun'un babası, kızının anası benzer biçimde atlarla vakit geçirmemi ve jokey sevdalısı olmaması için tayı satar. Evden kaçan Sieun, aradan 2 yıl geçtikten sonrasında şans eseri atına kavuşur. Fakat Thunder'ın yarış atı olduğuna benzer bir yanı kalmamıştır. Sieun'da jokey olsada kadın jokey olarak posterlerden öteye geçememiştir. Bu ikili kendilerini kanıtlamak için yola koyulurlar fakat herşey istedikleri benzer biçimde gelişmez.

şimal Kore gizmenı olan Park Hyo-jin ülkesine ihanet eden başka bir gizmenı yakalamak üzere cenup Kore'ye geçer. Bu ajanların aslolan görevi ise iki ülkeyi birleştirme görevidir. Sınırı aşarak gizli saklı şekilde cenup Kore'ye geçen Hyo-jin sokak serserileri tarafınca bir sarhoşun dövüldüğünü görür ve ona yardım eder. Bu fert Choi Ko-bong'tur. Ko-bong daha o günden Hyo-jin'e gönlünü kaptırır.

Genç yönetmen Eon-hie Lee’nin ilk filmi olan “…ing” ölümcül bir hastalığın pençesinde olan Mina’nın öyküsünü konu alıyor.. Mina’nın babası yıllar önce ölmüştür, annesi ile bir apartman dairesinde yaşamaktadırlar. Hastalığı ve fiziksel kusuru sebebiyle asosyal yetişen Mina’nın hayatı alt daireye taşınan genç fotoğrafçı ile değişecektir.