Sung-Bum sezgileri çok kuvvetli ve cesur bir dedektiftir. Nadiren de olsa çözemediği bir olay ile karşılaşır. Terk edilmiş bir binanın yakınında yanmış bir araç içinde bir polis memurunun cesedi bulunur. Cesedin yakınında bazı ilaçlar da bulunur. Polis departmanı katili yakalamak için özel bir soruşturma birimi kurar. Sung-Bum’da bu soruşturmada yer almaktadır.

Han Chul-Min (Jang Hyuk) evlilik yıldönümünde apartmanının otopark girişi yolunda toplanmış büyük bir topluluk görür.Chul-Min delil toplayan polis memuru gördüğünde eşi için almış olduğu çiçek buketini tutuyordu.Chul Min yatak odasına girdiğinde yatağın kan gölüne dönmüş olduğunu görür.Kan hala tazeydi ve yere damlıyordu.Bir polis memuru Chul-Min'i kelepçeleyip polis merkezine götürür.Jang Ho-Won (Sung Dong-Il), avukatlar uzmanı,Han Chul Min için avukat Kang Sung-Hee (Jung-woo Ha)'yı görevlendirir.Avukat işlendiği idda edilen cinayetin kurbanının cesedinin olmadığını ve polisin Han Chul Min'in cinayet işlediğine dair en ufak bir delillerinin olmadığını söyler.Kang Sun-Hee jürili bir mahkeme yapılmasını talep eder.Han Chul Min cinayet davasına savcı olarak Ahn Min-Ho (Park Hee-Soon) atanır,ChulMin'in suçluluğu konusunda çok az şüphesi vardır.Onun şüphelerinin onaylanmasından sonra Han Chul Min'in bir seri cinayet davasında baş şüpheli olduğunu keşfeder,ancak daha sonra delil yetersizliğinden bırakıldığını öğrenir.Han Chul Min soğuk kanlı bir katil mi yoksa masum bir kurban mı?

Çeteden emekli olduktan sonra ailesi ile birlikte Kimchi yapmaya başlayan bir kadın, bir tür miting ile yurt dışına gider ve beklenmedik olaylarla karşı karşıya kalır.

1950'de kırsal kesimde bulunan bir köy savaş dedikoduları duyar. Güney Kore bir savaşta olsa bile Seokjeongri oldukça uzakta bulunan bir taşra köyüdür ve görünüşte ülkenin diğer kesiminde olup bitenlerden bihaberdir. Bir gün, köylüler, köy liderinin torunu Sul-hee için düğün hazırlıklarıyla uğraşırken yüksek rütbeli bir Kuzey Kore subayı Kim Jung-Woong ile askerleri köylerinde belirir. Askerler köyü teslim almaya hazır görünürler ancak köy sakinleri gelen askerleri sevinçle karşılar. Jae-Chun askerleri coşkuyla karşılar ve Bay Baek de onlara yardım eder. Nazik köy ağası ile sıcakkanlı köylüler askerleri savunmasız bırakır.Ancak köylülerin tüm bu hareketleri incelikle hesaplanmış bir savunma stratejisidir.Sukjungri'de düşmanlar ve köy sakinleri içiçe yaşamaya başlar ama savaş Kuzey Kore'nin lehine döner ve Kuzey Kore'deki yüksek yönetim gizli bir görev emri verir.

Süt teslimatı yaparak geçimini sağlayan Kim Man-Suk, kağıt toplayıcılığı yaparak hayatını kazanan,yalnız yaşayan Bayan Song ile tanışır ve ona farklı duygular beslemeye başlar.Jang Kun-Bong ise otoparkta çalışmasının yanında, Alzheimer hastası eşinin bakımını da ihmal etmeyen,vefalı bir eştir. bu iki çiftin hayatı farklı yollarda bir şekilde birleşir.

Gelenekçi Soon-yi hiç tanımadığı köydeki bir ailenin oğlu ile evlenir ve içgüveysi bir yaşama boyun eder. kocası Vietnam savaşı nedeniyle askere gidince onu sevebileceğini göstermek ve kendinin bu dünyada varlığını ispatlamak eşi ile kavuşup yeni bir başlangıç yapma umuduyla Cepheye gidecek olan bir orkestraya ses yeteneğini kullanarak katılır ve turne boyunca kocasıyla karşılaşma umudu içinde endişeli askerler için şarkılar söyler.film başındaki kadın ile kocası ile yeni başlangıç yolundaki kadının değişim ve hayatı algılayış farklılığı açısından izlenilmeye değer.site takipçileri baş rol erkek oyuncumuzu the devil dizisinden dedektif rolü ile hatırlayacaklardır.

İkinci Dünya Savaşı arefesinde Mançurya ve Kore Japonya'nın işgali altında iken, işgal kuvvetlerinden bir albayın torunu olan Tatsuo Hasegawa (Jo Odagiri) ailesiyle birlikte Kore'ye büyükbabasını yanına gelir. Albayın evinde hizmetkarlık yapan Kim ailesinin oğlu da Jun-shik Kim'dir. (Dong-gun Jang) İki çocuk da iyi birer koşucudurlar. Bir tören sırasında albay olan büyükbabaya hediye diye gönderilen paketi Jun-shik Kim'in babası teslim eder. Paketteki bomba kimseye zarar vermesin diye üzerine kapatarak yere yatan albay, torunu Tatsuo Hasegawa'nın gözleri önünde can verir. Tatsuo, Kim'in babasının bundan sorumlu olduğunu söyleyerek onu ve ailesini suçlar. Yıllar geçer, Tatsuo hem başarılı bir atlet olmuştur hem de ailesinin sağladığı olanaklar hem de Alman-apon ittifakının katkısıyla Berlin Üniversitesi'ne kabul edilir ama gitmek istemez.Büyükbabasının yolundan gitmek, asker olup savaşmak istemektedir. Kim ise çek çek arabası kullanmaktadır. Bir şekilde olimpiyat elemelerine davet edilir ve yarışta Tatsuo'yu geçer. Tüm Korelilerin sevgisine mahzar olur ama işgalci Japonların komitesi onu diskalifiye edince, ortalık karışır. Arkadaşları ve Japonlar arasında çıkan arbede sonucu ceza olarak Sovyet desteğini durdurmak üzere Nomonhan'da görevlendirilmek üzere askere alınırlar ve aynı birliğe Albay olarak Tatsuo gönderilir. Asıl hikaye de bundan sonra başlar. Nomonhan'daki Japon Sovyet mücadelesinden, Sibirya'daki esir kamplarına ve Stalingrad'dan Normandiya'da ki Alman istihkamlarına kadar uzanan trajik ve gerçek bir hikayedir bu...Herkese iyi seyirler dilerim.

Küçükken ailesini kaybeden Nam-soon acı hissetmemektedir. Fiziksel acı hissetmeyen Nam-soon hemofili hastası olan ve bu nedenle kendisine vampir diyen Dong-hyeon’la tanışana kadar duygusuzdur da. Dong-hyeon’un aksine Nam-soon yaralandığında, yara ne kadar küçük olursa olsun çok kanamaktadır. İkili arasındaki ilişki geliştikçe, Dong-hyeon aniden acıya karşı duyarsızlığını kaybeder.