Dong-Gyu (Yang Jin-Woo) is a withdrawn young man who works as a zookeeper. His life özgü been difficult due to being born with a deformed hand. Dong-Gyu will soon experience love when he meets Ha-Kyung (Kim Jung-Hwa).

Hyun-woo devlete aykırı eylemlerinden dolayı 17 sene hapis cezasından sonrasında özgür bırakılır. Bu uzun hapis süresinde herkes ve her şey değişmiştir, dava dostları bile sıradanlaşmıştır. Annesi, bir zamanlar onu delilercesine seven ve sığınacak yer sağlayan Yoon-hee'nin ölümünden bahseder. Eski anıları anımsamak için, Hyun-woo beraber birkaç aylarını geçirdikleri yere gider.Yoon-hee'nin gmeşhurklerini ve mektuplarını okudukca, sonuna kadar ona tek sadik kalan ferdin bu kadın bulunduğunu öğrenir. Yoon-hee'nin sevgisi ve güvenci sayesinde, Hyun-woo'nun senelerce hissettiği yalnızlık ve üzüntü azalır. Yoon-hee'nin ona çok önemli bir ödül daha bıraktığını öğrenir, aşklarının meyvesi olan kızları.

Sangdo kendine işadamı demektedir. Aslında Kristal meth ( uyuşturucu ) satıcılığı yapmaktadır fakat satıcığı bir suç olarak değil bir iş olarak görmektedir. Uyuşturucu ticareti onun yaşamının her döneminde yer verilmiştir. Amcası bir uyuşturucu satıcısı ve kristal meth ( uyuşturucu ) üretiminde de bir uzmandır.. Sangdo' nun anası, amcasının meth laboratuvarlarında talihsiz bir kaza da patlama neticeu ölmüştür.Doh Jin-Gwang ise hep kurallara bakılırsa oynamayan sert burunlu bir polistir. Busan ilindeki en iyi ilaç satıcısı Jangchul adlı kişiyi yakalamaya çalışırken Doh ortağını 4 yıl önce kaybeder. O zamandan beri, Doh herkes için Jangchul yakalaya bilmek fakatçı ile muhbir olarak Sangdo kullanmayı planlıyor bu kez Jangchul yakalabilmesi için tahrik edilmiştir. Ja-Hyeon Chu oyunculuğunun zirvesine yerleşmiştir.

Peninsula'nın güney sahilinde Cennet Adası isminde 17 sakini olan bir ada vardır. Cennet Adası ismini nefes kesen dagları ve iyi huylu insanları sayesinde almıştır. Bu güzel vahaya gelenlerde dert, tasa ve stres uçup gider. Ama bir gün aniden adada birisi kaybolur, geride hiçbir iz bırakmadan. Kanlar içinde bir ceset bulunduktan sonra ortalık iyice karışır ve herkes birer şüpheli haline gelir.Kızgın deniz anakaraya gitmelerine mani olur ve tek iletişim aygıtları olan radyo paramparca edilmiştir. Adada tuzağa düşürülmüş insanlar birbirinden şüphe etmektedir ve görünmeyen bile olası bir şüphedir. Günden güne iğrenç sırlar açığa çıktıkca, cennet olan bu ada yavaş yavaş ölüm adasına dönüşür...

Issız Moğol çölünde geçen film, kendisini yaşadığı çorak toprakların ağaçlandırılmasına adayan Hungai isimli bir adamın etrafında gelişiyor...

İş arama döneminde olan Teppei, iş görüşmesine gitmek için binmiş olduğu dolu trenin içinde bir kız öğrenci tarafınca sapıklıkla suçlanır ve suçüstü yakalanır. Teppei, polis ve savcılıkta yapılan soruşturmalarda kabahatunu reddederek masum bulunduğunu iddia eder. Fakat iddiası kabul edilmeyip dava açılır. Teppei, iki avukat ile beraber harpmaya karar verir. “Shall we dans?”in yönetmen Masayuki Suo tarafınca meydana getirilen, Japonya’da ciddi bir soysal sorun olan “masum kişilerin tacizle suçlanması” sorunundan Japonya’daki ceza mahkemesi sisteminde bulunan problemlerin gün yüzüne çıkarıldığı bir yapıt.

Hayatı maddi açıdan çıkmaza giren Sang hoon taksi şöförlüğü yapmaktadır. Bu durumdan kurtulmak için bankada çalışan nişanlısı ona bankayı soymayı teklif eder. İsteksiz Sang Hoon bankanın önünde beklerken, bankadan çıkan silahlı bir soyguncu elindeki para dolu çanta ile onu rehin alır. Soyguncu yaralıdır ve yol üzerindeki bir motelde mola vermek zorunda kalırlar. Buradaki bir hayat hanımı ile yolları kesişir.

Kang Jeong-weon iç mimardır. Bir gece metroda uyuyakalır ve son durakta uyanır. Metronun kapıları ardından kapanmıştır. Geriye dönüp baktığında araçta uyur gibi görünen iki genç kızın farkına varır. Ertesi gün bu iki geç kızın bedeni polis tarafından bulunur. Kazayı takip eden gün işte bir kaza geçirir ve bir anda herşey karmaşıklaşır. Kendini kaybeden Jeong-weon artık ölü genç kızların görüşüne sahiptir.