"Young (Lee Joon'un oynadığı karakter) , büyük bir film yıldızı olmayı düşleyen, pek tanınmayan bir aktördür. Bir gün bir filmle büyük bir çıkış yakalar ve birden ünlü bir yıldız haline gelir. Şöhretle gelen yeni dünyanın sırlarını keşfeder ve bundan keyif alır fakat şöhretin getirdiği karanlık yönler, onun etrafındaki herkesi kaçınılmaz bir halde tehlikeye sokmaya başlar."

Ji-won hafızasını kaybetmiş genç bir öğrencidir. Önceki yaşamına, arkadaşlarına yahut ailesine dair aslabir şey hatırlamayan Ji-won yeni bir hayata başlamak için kendini okula ve derslere adamıştır. Sadece kısa süre sonrasında geçmişinden bazı kötü olayları hatırlamaya başlar. Üç eski arkadaşı ölü bulununca, Ji-won bu ölümler ile geçmişi içinde bir bağlantı bulunduğunu düşünmeye adım atar. Parçaları biraraya getirdiğinde ise hayatta kalmak için geçmişini derinlere gömmesi icap ettiğini anlar.

Doğaın bütün güzelliklerini birarada toplayan bir gölün ortasına kurulmuş yüzen bir ev, yaşlı bir rahip ve yanında ona eşlik eden ufak rahip adayı...Yaşlı rahip, ufak çocuğa nasıl rahip olunacağını inanılmaz bir bilgelikle fakat bir o denli da organik bir akış içinde öğretir. Bu şekilde geçip giden mevsimler ile büyüyen çocuğun geçirdiği evrim, son aşama organik bir uyum içinde ilerlerken sıra artık büyümüş olan çocuğun öğrendiklerini gerçek hayata nasıl yansıtacağını görmeye gelir. Küçük yaştan beri öğretilen erdemlere karşın asıl öğretimin hayatın kendisi tarafından yapıldığının bilincinde olan bilge rahip için ise bekleme ve görme zamanıdır.Sessiz olmasıyla birlikte etkileyici ve tam bir görsel şölen olarak beyazperdeye yansıyan ve yayınlandıği bütün festivallerde büyük beğeni ile karşılanan İlkbahar, Yaz, güz, Kış... Ve İlkbahar, yönetmen Kim Ki-Duk'un sinemasına dair bir çok önemli ipuçlarını da içinde barındıran bir film.

Joseon hanedanlığının son zamanlarında, ülkenin barışı ve emniyeti için seçkin bir askeri ünite (Clear Wind Shining Moon kılıç okulu öğrencileri) oluşturulur. Merkezinde en iyi kılıç ustaları Ji-hwan ve Gyu-yup adlı iki ayrılmaz arkadaş vardır. Ancak siyasiler Gyu-yup'u bir arsa Ji-hwan'ı öldürmeye zorlar. Beş yıl sonra Gyu-hup soğuk ve zalim bir asker haline gelmiştir. İnsan kasabı diye bilinmektedir. Seneler önce kendisini arkadaşını öldürmeye zorlayan siyasilerden öcünı alacaktır.

Hanımın ihaneti ile başlayan film, sonuna kadar masum mu yoksa şeytan mı olduğunu düşündürüyor. Kendisini sigortadan para almak için öldürtmek istediğini düşünen eşi, peşine takip etmesi için eski bir arkadaşını takıyor. Yatalak kocasını aldatırken, öteki taraftan kocasına karşı saygıda kusur etmeyip, yersiz şüphelerine karşın sevgisini yitirmeden ona bakan, aynı anda evin geçimini de elde eden bir eş görüntüsü çiziyor...

Üstünden 42 yıl geçmiş bir vakada, terk edilmiş bir evde 6 kişi kaybolmuş, 8 birey '' kazara '' ölmüş ve 11 cinayet vakası meydana gelmiştir. Terk edilen evi keşfetme klübünün 3 üyesi ve radyo yayını şirketinin 3 elemanı metruk eve giderler ve hepsi kaybolur...

Babalarının işinden çıkarılmasının arkasından bir aile Seul'un haricinde bir sakin bir yere pansiyon seçiminda işletmek amacıyla bir yer açmaya karar verirler.İlk başlangıçta çok işleyen şeklinde görünen bir yeri devralan aile, pansiyonun kendi idarelerindeyken günlerce boş kalmasına çok sinirlenir.Ayrıca ailenin en ufak kızı Mina ise geceleri duyduğu garip seslerden rahatsız olmaktadır.Ek olarak da yaşlı bir kadının kehanetini açık bir halde işittiğini idda etmektedir.Pansiyonu işleteye başladıklarından tam iki hafta sonra ilk müşteri gelir.Bu olayla heyecanlanan aile misafirlerini rahat ettirebilmek için herşeyi yaparlar.Ancak ertesi sabah kalktıklarında misafirlerinin ölüsü ile karşılaşırlar.Ekmek teknelerini riske atmak istemeyen aile adamın cesedinin acele ile yakar.İkinci alan kişi olan bir çiftte pansiyona kalmak için gelir, ancak onlarda ertesi gün ölü bulunur ve aynı işlem onlar için de yapılır...İşte bu öykü seslerini hiç çıkarmayan bu aile hakkındadır

Hayatında aşkla pek ilişkisi olmayan iki insanoğlunun başından geçiyor bu vaka. İkisi de oldukca yalnız ve işleriyle çok meşguller... İnternet kanalıyla mesajşime geçiyorlar ve aralarında bir aşk ortaya çıkıyor. Donghyun ve Soohyun hikayesi...

Kim bilir bir sonraki hayatımızda daha iyi bir vücutta dünyaya geliriz, kim bilir... Morgda çalışan levazımatçı Jung ölüleri temizler, giydirir... Doğuştan kamburdur, her gününü eziyet dolu yaşamına katlanmakla geçirir: kronik rahatsızlıkları, fahişelik meydana getiren trans erkek kardeşi, zalim üvey anneleri... Gerçek ile kurgunun iç içe geçtiği yaşamında cesetler giderek arkadaşı ve hayal dünyasının öznesi haline gelir. Sert sahneleriyle Venedik Film Festivali´ndeki ilk gösteriminde büyük sansasyona neden olan film, yönetmen Jeon´un sözleriyle "insanların bir yük şeklinde taşıdıkları yaşamın ağırlığı üzerine grotesk bir düşlem".

Hik ile Tae birbirinin tam zıttı iki kardeştir. Shik ince ruhlu, edebiyatla, fotoğrafla, müzikle yakın ilgili, duyarlı olukça içine kapanık-fazlasıyla utangaç biridir.Kardeşi Tae ise fırlamanın önde gidenidir. Sürekli içip dağıttığı için neyi neden yaptığını unutmakta, başını derde sokmakta, önüne gelene asılmakta ve cenup Kore 'ni tek eksiğinin; az cinsellik olduğunu, bu mevzuda ABD 'den geri kalmış olduğunı düşünmektedir.Birbirinden çok farklı olan bu iki kardeşin hayatına birer kadın-aşk girer aynı anda. Aslen Shik 'in aşkı yeni değildir. Üniversite yıllarına dayanan, dillendirilememiş bir sevgidir. Tae ise aşkla; yolun ortasında dünyaya ters bakarken tanışır. Filmimiz ise, birbirinden çok farklı iki kardeşin, kendi aşk hayatlarını nasıl kör düğüm yaptıklarını keyifli bir biçimde anlatmaktadır.